Mikrobiyota ve Mikrobiyom: Sağlık Bağırsaktan Başlar
İnsan vücudu, yalnızca insan hücrelerinden oluşmaz.
Vücudumuzla birlikte yaşayan, trilyonlarca bakteri, virüs, mantar ve diğer mikroorganizmalardan oluşan karmaşık bir ekosistem vardır.
Bu topluluğa mikrobiyota, bu mikroorganizmaların genetik materyalinin tamamına ise mikrobiyom denir.
Mikrobiyotanın Vücuttaki Rolü
Mikrobiyotamız; sindirim, bağışıklık, metabolizma ve hatta ruh hali gibi birçok temel süreçte görev alır.
-
B vitaminleri ve K vitamini gibi vitaminleri sentezler.
-
Bağışıklık sistemini eğitir, zararlı mikropları tanımayı öğretir.
-
Anti-inflamatuar bileşikler üretir.
-
Kısa zincirli yağ asitleri (ör. bütirat) sayesinde bağırsak bariyerini korur.
-
Beyin–bağırsak ekseni üzerinden duygudurum ve uyku kalitesini etkiler.
Sağlıklı bir mikrobiyota, bağışıklık gücünden kilo kontrolüne kadar birçok sistemin dengesinde rol oynar.
Mikrobiyota Dengesinin Bozulması (Disbiyozis)
Bağırsak mikrobiyotası, yararlı bakteriler ile zararlı türler arasında denge içindedir.
Bu dengenin bozulmasına disbiyozis denir.
Disbiyozis; bağırsak geçirgenliğini artırarak toksinlerin kana karışmasına, bağışıklık sisteminin sürekli alarmda kalmasına ve kronik inflamasyonun gelişmesine neden olur.
Sonuçta gıda intoleransları, otoimmün hastalıklar, cilt problemleri ve kronik yorgunluk gibi birçok tablo ortaya çıkar.
Dengede bir mikrobiyota sağlık sorunlarınızın çözümü olabilir.
Disbiyozise Neden Olan Faktörler
Mikrobiyota dengesini bozan başlıca etkenler şunlardır:
-
Yetersiz lif ve prebiyotik alımı
-
Gereksiz antibiyotik veya mide asidini baskılayan ilaçlar
-
Yüksek şeker, işlenmiş gıda ve alkol tüketimi
-
Kronik stres ve uyku düzensizliği
-
Sigara ve çevresel toksinler
Beslenme tarzı, mikrobiyotayı 48–72 saat içinde değiştirebilecek kadar güçlüdür.
Mikrobiyota ve Hastalıklar Arasındaki Bağlantı
İnsan Mikrobiyom Projesi (HMP) ve MetaHIT çalışmaları, bağırsak florasında en baskın üç bakteri grubunu tanımlamıştır:
Bacteroidetes, Firmicutes ve Proteobacteria.
Mikrobiyotadaki bozulmaların birçok hastalıkla ilişkili olduğu gösterilmiştir:
-
Obezite ve metabolik sendrom
-
Tip 2 diyabet
-
Kalp-damar hastalıkları
-
İnflamatuar bağırsak hastalıkları (Crohn, Ülseratif kolit)
-
Otoimmün hastalıklar (Romatoid artrit, Hashimoto)
-
Nörolojik hastalıklar (Parkinson, Alzheimer, Otizm)
-
Depresyon ve anksiyete
-
Cilt problemleri (akne, egzama, sedef)
Bu yüzden artık modern tıpta sıkça şu cümle kullanılıyor:
“Sağlık bağırsaktan başlar.”
Ağız, Vajinal ve Deri Mikrobiyotası: Vücudun Diğer Ekosistemleri
Son yıllarda bilim insanları, insan sağlığının yalnızca bağırsak mikrobiyotasına değil; ağız, vajinal ve deri mikrobiyotalarının da birbirine bağlı bir sistem oluşturduğunu keşfettiler.
Ağız Mikrobiyotası ve “Ağız–Bağırsak Ekseni”
Nutrients dergisinde yayımlanan güncel bir derleme, ağız ve bağırsak mikrobiyotası arasında iki yönlü bir iletişim ağı olduğunu göstermiştir.
Bu “oral–gut axis (ağız–bağırsak ekseni)”, yaklaşık 250 bilimsel yayının senteziyle tanımlanmıştır.
Ağızda yaşayan bazı bakteriler (Porphyromonas gingivalis, Fusobacterium nucleatum) mide asidinden sağ kurtularak bağırsakta yerleşebilir.
Bu durum;
-
Disbiyozis,
-
İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD),
-
Kolorektal kanser,
-
Kardiyovasküler hastalıklar (KVH)
gibi kronik tabloların gelişimine katkıda bulunabilir.
Ağız–bağırsak iletişimi dört yolla gerçekleşir:
-
Enteral yol: Ağızdan yutulan bakterilerin mide–bağırsak hattına ulaşması.
-
Hematojen yol: Diş eti iltihaplarıyla bakterilerin kana karışması (bakteriyemi).
-
Metabolit aracılı yol: Trimetilamin N-oksit (TMAO), kısa zincirli yağ asitleri (SCFA’lar) gibi bileşiklerle sistemik etki.
-
Fekal–oral yol: Hijyen yetersizliğinde mikropların ters yönde taşınması.
Yani ağız florası bağırsak sağlığını şekillendirir, ve bunun tersi de geçerlidir.
Bu nedenle ağız hijyeni, yalnızca diş sağlığı değil, bağışıklık ve genel sağlık için de kritik bir faktördür.
Vajinal Mikrobiyota
Vajinal mikrobiyota, kadın sağlığının temel savunma sistemlerinden biridir.
Başlıca Laktobasil türleri pH dengesini korur, enfeksiyonlara karşı doğal bir bariyer oluşturur.
Antibiyotik kullanımı, hormonal değişimler veya stres bu dengeyi bozabilir.
Araştırmalar, vajinal mikrobiyotanın bağırsak mikrobiyotasıyla moleküler düzeyde iletişim içinde olduğunu göstermektedir.
Gebelik döneminde bağırsak florasının durumu, vajinal mikrobiyotanın bileşimini etkileyebilir; bu da doğum şekliyle bebeğin ilk mikrobiyal teması üzerinde rol oynar.
Deri Mikrobiyotası
Cildimiz, milyonlarca mikroorganizmanın yaşadığı karmaşık bir ekosistemdir.
Bu mikrobiyal çeşitlilik; bağışıklık sisteminin dengesini korur, dış etkenlere karşı bariyer oluşturur.
Gut–skin axis (bağırsak–cilt ekseni) kavramı, bağırsak florasının cilt sağlığıyla doğrudan ilişkili olduğunu açıklar.
Bozulmuş mikrobiyota; akne, egzama, rozasea ve atopik dermatit gibi cilt hastalıklarının temelinde yer alabilir.
Gebelik, Doğum ve Mikrobiyota
Bebeğin mikrobiyotası, daha doğmadan annenin vücudunda şekillenmeye başlar.
Gebelik süreci boyunca annenin beslenmesi, stres düzeyi ve bağırsak florası; bebeğin gelecekteki mikrobiyotasını doğrudan etkiler.
-
Vajinal doğumla dünyaya gelen bebeklerde, annenin vajinal florasında yer alan Laktobasiller, bebeğin bağırsak mikrobiyotasında baskın hale gelir. Bu bakteriler bağışıklık sisteminin gelişiminde kritik rol oynar.
-
Sezaryen doğumlarda ise annenin cilt florasından geçen Stafilokok türleri daha baskındır. Bu nedenle sezaryen doğum sonrası mikrobiyota gelişimi farklı seyredebilir.
-
Anne sütü, bebeğin bağışıklığını destekleyen ve bağırsak florasının zenginleşmesini sağlayan Bifidobakteri türlerini artırır.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütüyle beslenmesini; 2 yaşına kadar ise ek gıdalarla birlikte emzirmeye devam edilmesini önermektedir.
Bu sayede hem mikrobiyota dengesi hem de bağışıklık temeli güçlenir.
Beslenmenin Mikrobiyota Üzerindeki Etkisi
Beslenme, mikrobiyotayı en hızlı değiştiren faktördür.
Dengeli bir mikrobiyota için:
-
Liften zengin sebze, meyve, tam tahıllar
-
Fermente gıdalar (yoğurt, kefir, turşu)
-
Polifenoller ve omega-3 yağ asitleri
-
Yeterli su tüketimi
önerilmektedir.
Bu besinler; hem bağırsak hem ağız mikrobiyotasını destekleyerek sistemik dengeyi korur.
Mikrobiyota Analizi Nasıl Yapılır?
Tetra Tıp Laboratuvarı’nda yapılan MyOmicsLab Bağırsak Mikrobiyota Analizi, dışkı örneğinizdeki mikrobiyal DNA’nın shotgun metagenomik (Yeni Nesil Dizileme – NGS) yöntemiyle incelenmesiyle gerçekleştirilir.
Analizde:
-
Bakteri, virüs, mantar ve parazit tür ve miktarı belirlenir.
-
Faydalı (ör. butirat üreticileri) ve zararlı (ör. Candida, E. coli) mikroorganizmalar değerlendirilir.
-
Mikrobiyal çeşitlilik ve zenginlik skorları hesaplanır.
-
50’den fazla hastalıkla ilişkili mikrobiyal profiller analiz edilir.
Mikrobiyota Analizi Kimlere Önerilir?
Bu test yalnızca bir sonuç değil, bir rehberdir.
Özellikle:
-
Sindirim problemi yaşayanlar
-
Kilo kontrolü zor olanlar
-
Otoimmün veya cilt hastalığı bulunanlar
-
Sık antibiyotik kullananlar
-
Stres, uyku veya enerji dengesizliği yaşayanlar
-
Sağlıklı yaşama önem veren herkes için önerilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Mikrobiyotamın sağlıklı olup olmadığını nasıl öğrenebilirim?
Yeni nesil DNA analizleriyle bakteriler tür düzeyinde incelenir ve referans veriyle karşılaştırılır.
Probiyotik takviyeleri gerçekten faydalı mı?
Canlı, mide asidine dayanıklı ve bağırsakta hedef dokulara ulaşabilen türler etkili olur.
Ağız floram bağırsaklarımı etkiler mi?
Evet. Ağız mikropları bağırsaklara ulaşarak disbiyozis ve inflamasyona neden olabilir. Bu yüzden ağız hijyeni de mikrobiyota sağlığının parçasıdır.
Bağırsak neden “ikinci beyin” olarak anılıyor?
Çünkü vücuttaki mikrobiyal hücrelerin %90’ı bağırsakta bulunur. Bu sistem sinir sistemiyle etkileşir ve davranış, stres, duygu durumunu etkiler.
Kaynaklar
Bu metinde yararlanılan kaynaklar;
Human Microbiome Project C. Structure, function and diversity of the healthy human microbiome. Nature 2012;486:207–14.
Lander ES, Linton LM, Birren B, Nusbaum C, Zody MC, Baldwin J, et al. Initial sequencing and analysis of the human genome. Nature 2001;409:860–921.
Li J, Jia H, Cai X, Zhong H, Feng Q, Sunagawa S, et al. An integrated catalog of reference genes in the human gut microbiome. Nat Biotechnol 2014;32:834– 41.
YatsunenkoT,ReyFE,ManaryMJ,TrehanI,Dominguez-BelloMG,ContrerasM, et al. Human gut microbiome viewed across age and geography. Nature 2012;486:222–7.
Ecological and Evolutionary Forces Shaping Microbial Diversity in the Human Intestine
Host-Microbiome Interphase: The Key Frontier for Immune Development. Front Pediatr. 2017 May24;5:111.
TÜBA-Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı Sempozyumu
NIH Human Microbiome Project – About the Human Microbiome (hmpdacc.org)
Bilgilendirme amaçlı düzenlenmiştir.