Bilgilendirme amaçlı düzenlenmiştir.
Dünya çapında özellikle son 10 yılda mikrobiyota hakkında yapılan çalışmalar çok önemli yer tutmaktadır. Bu çalışmalardan Amerika Birleşik devletlerinde yapılan İnsan Mikrobiyom Projesi (HMP), ve Avrupa Komisyonunca desteklenen İnsan İntestinal Sistem Metagenomiği (Metagenomics of the Human Intestinal Tract; MetaHIT) projeleri insan mikrobiyomunun kapsamlı haritasını ve insan sağlığı ve hastalığındaki rolünün analizini yapmak amacıyla sürdürülmektedir. İnsan Mikrobiyomu, insan vücuduyla birlikte yaşayan tüm mikroorganizmaların toplamıdır.
Mikrobiyota ve Mikrobiyom Ne Demektir?
Nedir bu mikrobiyota? Bakteriler, mantarlar, virüsler, protozoalar gibi kimisi birlikte yaşadığı konağa zarar vermeyen kimisi karşılıklı yarar ilişkisinde olan kimisi de patojenik etkisi olan mikroskobik canlılar.
Son yapılan çalışmalar bu organizmaların insan vücudunun yaklaşık olarak %1-3 kg’ı ağırlığında yer kapladığını ve hücresel olarak insan vücudundaki diğer hücrelerden 10 kat daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca bu mikrobiyota hücreleri insan genomundan 150 kat daha fazla gen taşımaktadır ve oluşturdukları bu genom da mikrobiyom olarak adlandırılmaktadır. Hal böyle olunca insanın aklına şu soru da gelmiyor değil ‘’ Vücudumuzun sahibi mikrobiyotamız mı biz miyiz?’’
Genellikle barsak ve mikrobiyota bir arada anılıyor çünkü mikrobiyotamızın %90’ ının barsaklarımızda olduğu ortaya çıkmış durumda. Bu mikropların genellikle bizim için zararlı değil yararlı olduğu bilinmekte. Faydalarından bazılarını sıralarsak; bazı vitaminleri üretirler, hayatta kalmak için ihtiyacımız olan besinleri parçalarlar ayrıca bağışıklık sistemimize zararları istilacıları nasıl tanıyacaklarını öğretirken diğer taraftan da hastalık etkeni olan mikroplarla savaşan yararlı anti-inflamatuar bileşikler üretmelerinde yardımcı olurlar.
Ayrıca sağlıklı bir mikrobiyom:
Kilo kontrolü
Güçlü bir bağışıklık sistemi
Sindirim sistemi hastalıklarına karşı koruyuculuk
Cilt sağlığına ve Mental sağlığa faydaları
Kaliteli uyku için önemlidir
İnsan Mikrobiyom Projesi kapsamında ortaya çıkan ilk veriler insan vücudunda üç büyük bakteri şubesi olduğunu ve bunların Bacteroidetes, Firmicutes ve Proteobacteria’ lar olduğunu göstermiştir. Aynı çalışma bu mikrobiyota çeşitliliği içinde barsak mikrobiyotasının yaklaşık %50 sini oluşturan kısmının tüm dünya üzerinde yaşayan insanlarda ortak olduğunu göstermektedir. Geri kalan kısmı ise çevre, genetik, beslenme şekli, antibiyotik kullanımı, gıda katkı maddelerine maruz kalma gibi dış etkenlere göre değişiklikler göstermektedir.
Mikrobiyotanın İnsan Sağlığı Ve Hastalıklar Üzerine Etkisi
İnsan sağlığı ve bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişki söz konusu olduğunda ise bazı hastalıklarda farklı, özel bir mikrobiyota çeşitliliği olduğuna rastlanmış. Bu bize neyi anlatıyor? Bazı hastalık çeşitlerini taşıyan insan gruplarındaki mikrobiyata örneğinin sağlıklı bir insanın mikrobiyotasından farklı olduğunu gösteriyor ve bu duruma da disbiyozis yani bozulmuş bağırsak mikrobiyotası adı veriliyor .
Bu hastalıkların başlıcaları,
Atopi ve astım,
Çölyak hastalığı,
Kolon kanseri,
Tip 1 ve Tip 2 Diyabet,
HIV enfeksiyonu,
İnflamatuvar Bağırsak hastalığı,
İrritabl Bağırsak sendromu,
Gastroenterit Nekrotizan enterokolit,
Obezite,
Romatoid artrit olarak sıralanabilir.
Giderek artan sayıdaki çalışmalar, mikrobiyomlarımızın bileşimindeki değişikliklerin çok sayıda hastalık çeşidi ile ilişkili olduğunu göstererek, bu yararlı bakterileri hastalıkları tedavi etmek için kullanılabilme olasılığını arttırmaktadır.
Disbiyozise (Bozulmuş Bağırsak Mikrobiyotası) Sebep Olan Etmenler Nelerdir?
Açlık sırasında salınan mide asidi sayesinde midemiz sürekli asidik bir ortama sahiptir. Bu ortam özellikle beslenmeyle aldığımız zararlı bakterilerin bağırsağımıza ulaşmasını engellemede önemli bir göreve sahiptir. İlerleyen yaşla birlikte gelişen gastrit gibi mide hastalıkları ve bağırsak mikrobiyotasının değişimi midedeki asit düzeyini azalttığından bu koruma mekanizması bozulur ve disbiyozis oluşumuna neden olur.
Ayrıca çevresel faktörlerden özellikle beslenme şeklimiz disbiyozise sebep olabilmektedir Hatta beslenme şekline bağlı olarak 48-72 saat içinde mikrobiyotada değişiklikler oluşturduğunu gösteren çalışmalara dahi rastlanmaktadır.
Probiyotik Ve Prebiyotik Arasındaki Fark Nedir?
Probiyotikleri vücudumuz için yararlı mikroorganizmalar olarak tanımlarken ve prebiyotikleri bağırsakta yararlı bakterileri arttıran gıdalar olarak tanımlayabiliriz. Henüz üzerinde tartışılan bir konu olmasına çalışmaların bazıları besin katkısı olarak veya gıda takviyesi olarak alındığında etkili olabileceğini göstermektedir.
Gebelikten Doğuma Anne-Bebek Mikrobiyota İlişkisi
İlk mikrobiyota oluşumunun ve karakterinin anne ile ilgili olduğu gösteren çalışmalar annenin gebelik dönemi, annenin yaşı, doğum şekli, anne sütü ve diğer beslenme yöntemlerinin bebeğin mikrobiyotasının içeriğinde etkili olduğunu göz önüne sermektedir.
Bebeğin mikrobiyotası üzerine etkili faktörlerden birisinin de gebelik sürecinde annenin sahip olduğu mikrobiyotanın olduğunu söylemiştik. Bu etkili faktörler annenin beslenmesi, gebe kalmadan önceki kilosu, gebelikteki stres durumu ve beslenmesi olarak sıralanabilir.
Yapılan çalışmalar özellikle doğum şeklinin ve anne sütü ile beslenmenin mikrobiyota üzerine en etkili faktörlerden birisi olduğunu, vajinal yol ile doğan bebeklerde, annenin vajinal mikrobiyotasında bulunan Laktobasillerin, doğum sonrasında bebeğin mikrobiyotasında baskın olduğunu ancak sezaryen ile doğan bebeklerde ise mikrobiyota içeriğinde Laktobasiller’in değil de Stafilokokların baskın olduğunu göstermişlerdir. Ancak çalışmaların yapıldığı coğrafyanın farklı olması, çok az sayıda örnekte yapılmış olması gibi etkiler de göz önünde bulundurulmalıdır.
Enteresan bir veride şöyle ki yine benzer çalışmalardan alınan cevaplar zorunlu sezeryan sonrası doğan bebeklerle planlı sezeryan ile doğan bebekler arasındaki mikrobiyota karşılaştırıldığında zorunlu sezeryanla doğan bebeklerin mikrobiyatasının daha sağlıklı olarak tespit edilmesi düşündürücü niteliktedir.
Bebeklik dönemi mikrobiyota üzerine etkili bir diğer önemli faktör bebeğin anne sütü ile beslenmesidir. İlk 6 ay anne sütü ile beslenen bebeklerin mikrobiyota içeriği ile formül mama ile beslenen bebeklerin mikrobiyota içeriğinin farklı olduğu gösterilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü ilk 6 ay tek başına, 2 yaşına kadar ise diğer besinler ile birlikte anne sütü verilmesini önermektedir.
Yine çocukluk döneminin ilk yıllarında mikrobiyota içeriğinin oluşmasında ve korunmasında etkili bir diğer önemli faktör antibiyotik kullanımıdır. Antibiotik kullanımının doğru zamanda ve şekilde özellikle doktor kontrolünde yapılmasına dikkat edilmelidir.
Evde hayvan beslenmesiyle mikrobiyota oluşumu arasındaki ilişkiyi izleyen devam eden çalışmalar olmakla beraber günümüze ulaşan veriler net olmasa da faydalı olabileceği yönünde. Elbette ki bu hayvanların düzenli veteriner kontrolü altında olması en önemli faktörlerden biri olarak sunulmaktadır.
Beslenmenin Mikrobiyota Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
insan mikrobiyom projesi sayesinde bağırsak mikrobiyotası ile ilgili bilinenlerin artması, beslenme haritamızı çıkarmakta faydalı olmuştur.
Mikrobiyotamızdaki bakterilerin bazı vitaminlerin sentezinde ve bazı besin bileşenlerinin sindirilmesinde oldukça etkili olduğu bilinmektedir.
Bağırsak mikrobiyotasını etkileyen faktörler göz önüne alındığında, beslenme, en kolay düzenlenebilir faktör olması sebebiyle belki de en güçlü silahımızdır. Atlanmaması gereken çok önemli bir detaydır.
Uzmanlar, mikrobiyotamızı korumak ve geliştirmek için süt ve süt ürünleri; et, tavuk, balık, yumurta, kurubaklagiller, sebze meyveler ve tahıllar gibi besinlerin yeterli miktarlarda alındığı, prebiyotik alımını artıracak ve doğal probiyotik alımına destek olacak fermente besinlerin bulunduğu beslenme modelleri tercih edilmesini önermektedir.
Sıkça Sorulan Sorular?
Mikrobiyotamın Sağlıklı Olup Olmadığını Nasıl Öğrenebilirim?
Günümüzde mikrobiyota üzerinde yapılan analizler sonunda aldığımız verilerle desteklenmesi ve güçlendirilmesi gereken bakterilerin belirlenebilmesi ve bu tabloya uygun beslenme programlarına uyulması mikrobiyotamızı geliştirmede destek olabilmektedir.
Bu analizler, alınan dışkı numunelerinin yeni nesil DNA sekanslama tekniği ile yapılan moleküler testlerle incelenmesi ve bilgisayar algoritmalarıyla ülkemizde ve dünyada yaşayan insanların mikrobiyota bakterileri oranıyla karşılaştırılması imkanını sunmaktadır.
Dışarıdan alınan probiyotik takviyelerinin mikrobiyotamızda olumlu etkili oluyor mu?
Dünya Sağlık Örgütü verileri probiyotik takviyesi yeterli miktarda alındığında, mide asidine ve safra asitlerine dayanıklı olup bağırsakta hedeflenen dokuya ulaşabildiği yönünde ancak vücut için yararlı olabilmesi için bir ürünün kişinin mikrobiyotanısının bir elamanı olmuş olması gerekiyor, canlı olması gerekiyor ve mide asidine dayanıklı olması gerekiyor.
Mikrobiyotamızın bozulmasında neler etkili?
Çalışmaların çoğu düzensiz ve hazır gıda odaklı beslenme şekli, ilaçlardan mide asidini düzenlemek için kullanılan proton pompası inhibitörleri ve zamanında ve doğru kullanılmayan antibiyotiklerin çok ciddi zarar verebileceğini göstermektedir.
Son günlerde bağırsağa 2.beyin yada sanal organ deniliyor olmasının sebebi nedir?
Bağırsak mikrobiyotasının tüm mikrobiyota bakterilerinin %90 ını oluşturduğunu söylemiştik. Bu durum bu bakterilerin metabolik ve immün sistem üzerine etkilerini de arttırabildiğinin göstergesidir. Ayrıca bu sayısal üstünlük diğer organlara göre daha geniş etkilere sahip olmasına sebep olabilir.
Bu derlemede yararlanılan kaynaklar;
Human Microbiome Project C. Structure, function and diversity of the healthy human microbiome. Nature 2012;486:207–14.
Lander ES, Linton LM, Birren B, Nusbaum C, Zody MC, Baldwin J, et al. Initial sequencing and analysis of the human genome. Nature 2001;409:860–921.
Li J, Jia H, Cai X, Zhong H, Feng Q, Sunagawa S, et al. An integrated catalog of reference genes in the human gut microbiome. Nat Biotechnol 2014;32:834– 41.
YatsunenkoT,ReyFE,ManaryMJ,TrehanI,Dominguez-BelloMG,ContrerasM, et al. Human gut microbiome viewed across age and geography. Nature 2012;486:222–7.
Ecological and Evolutionary Forces Shaping Microbial Diversity in the Human Intestine
Host-Microbiome Interphase: The Key Frontier for Immune Development. Front Pediatr. 2017 May24;5:111.
TÜBA-Mikrobiyota ve İnsan Sağlığı Sempozyumu
NIH Human Microbiome Project – About the Human Microbiome (hmpdacc.org)