HIV Nedir?
Yazı İçeriği
HIV, yani İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü, insanların bağışıklık sistemine zarar veren ve zamanla zayıflatan bir virüstür. HIV bulaştıktan sonra tedavi edilmezse, zamanla AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) adı verilen daha ciddi bir sağlık durumuna yol açabilir. HIV, genellikle kan, cinsel sıvılar ve anne sütü yoluyla bulaşır. Bu nedenle, enfekte bir kişiyle korunmasız cinsel ilişki veya enfekte kanla temas en yaygın bulaşma yolları arasındadır.
HIV, özellikle CD4+ T lenfositleri olarak bilinen belirli bir tür beyaz kan hücresini hedef alır ve yok eder. CD4 hücreleri, bağışıklık sisteminin temel bileşenlerindendir ve vücudu enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı korumada önemli bir rol oynarlar.
HIV enfeksiyonu ilerledikçe, bu virüs CD4 hücrelerinin sayısını azaltır, bu da bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve vücudun çeşitli enfeksiyonlara ve kanser türlerine karşı savunmasız hale gelmesine neden olur. CD4 hücre sayısı belirli bir düzeyin altına düştüğünde, kişi AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) tanısı alabilir. AIDS, HIV’in ileri aşamasını temsil eder ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Bu nedenle, HIV enfeksiyonunun erken teşhisi ve antiretroviral tedaviyle müdahale edilmesi, CD4 hücre sayısının korunmasına ve bağışıklık sisteminin işlevselliğinin sürdürülmesine yardımcı olabilir.
HIV enfeksiyonunun seyri genellikle üç ana aşamada ilerler: akut enfeksiyon, latent (sessiz) enfeksiyon ve AIDS. Bu aşamaların her birinde farklı belirtiler görülebilir:
- Akut Enfeksiyon Evresi: Bu, HIV’in vücuda ilk girdiği ve çoğalmaya başladığı ilk 1-2 aylık dönemi kapsar. Bu evrede görülen belirtiler genellikle grip benzeridir ve şunları içerebilir:
- Ateş
- Baş ağrısı
- Halsizlik
- Lenf düğümlerinde şişme
- Gövdede kırmızı, kaşıntısız döküntüler
- Ağız içerisinde aft
- İshal
- Kusma ve mide bulantısı
- Öksürük
- Sürekli yorgunluk hali
Bu belirtiler genellikle geçici olup, birkaç hafta içinde kaybolur. Ancak, bu dönemde HIV’in bulaşıcılığı yüksektir çünkü virüs yükü (vücuttaki HIV miktarı) yüksek seviyededir.
- Latent Enfeksiyon Evresi: Bu evre, akut enfeksiyonun sona ermesinden sonra başlar ve yıllarca sürebilir. Bu dönemde HIV vücutta aktif olarak çoğalmaya devam eder, ancak belirgin semptomlar genellikle görülmez. Bu “sessiz” dönem boyunca, kişi genellikle sağlıklı hisseder ve HIV’in varlığından haberdar olmayabilir.
- AIDS Evresi: Eğer tedavi edilmezse, HIV enfeksiyonu sonunda AIDS’e (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) ilerler. Bu evrede, bağışıklık sistemi ciddi şekilde zayıflar ve vücut fırsatçı enfeksiyonlara ve bazı kanser türlere karşı savunmasız hale gelir. AIDS evresinin belirtileri arasında ciddi kilo kaybı, kronik ishal, gece terlemeleri, sürekli yorgunluk, tekrarlayan enfeksiyonlar ve nadir kanser türleri yer alır.
Erken tanı ve tedavi, HIV enfeksiyonunun ilerlemesini önleyebilir ve AIDS evresine geçişi geciktirebilir. Bu nedenle, risk altında olan bireylerin düzenli HIV testi yaptırmaları ve herhangi bir risk durumunda en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurmaları önemlidir.
AIDS Belirtileri Nelerdir?
HIV ve AIDS Tespiti Nasıl Yapılmaktadır?
Laboratuvarımızda HIV ve AIDS tespitinde Antikor testleri , Antijen / Antikor testi veya PCR Testi sonuçları aynı gün içinde verilmektedir.
HIV ve AIDS Nasıl Tedavi Edilir?
HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) ve AIDS (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu), günümüzde tamamen iyileştirilemese de, antiretroviral tedavi (ART) ile etkili bir şekilde yönetilebilir. Bu tedavi, HIV’in vücutta çoğalmasını baskılayarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatır ve yaşam kalitesini artırır. HIV ve AIDS tedavisi aşağıdaki temel unsurları içerir:
Antiretroviral Tedavi (ART): ART, bir veya daha fazla antiretroviral ilacın bir kombinasyonunu içerir. Bu ilaçlar, HIV’in çoğalmasını engelleyerek vücuttaki virüs miktarını (virüs yükünü) azaltır. Böylece, bağışıklık sisteminin zayıflamasını önler ve HIV ile yaşayan kişilerin daha sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmelerine yardımcı olur.
Kandaki virüs miktarını da azaltan bu yöntemde kullanılan ilaçların HIV virüsü taşıdığı tespit edilen kişiler tarafından ömür boyu kullanmaları gerekmektedir.
Fırsatçı Enfeksiyonların Önlenmesi ve Tedavisi: Zayıflamış bir bağışıklık sistemi, çeşitli enfeksiyonlara ve hastalıklara daha açık hale gelir. Bu nedenle, HIV ile yaşayan kişiler, fırsatçı enfeksiyonlara karşı korunmak için ek tedavilere ihtiyaç duyabilirler.
Düzenli Tıbbi İzlem ve Testler: HIV ile yaşayan kişilerin sağlık durumlarını düzenli olarak izlemek ve tedavi planlarını gerektiğinde ayarlamak önemlidir. Bu, düzenli kan testleri ve doktor ziyaretlerini içerir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destek: Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek ve sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınmak, HIV ile yaşayan kişiler için önemlidir. Ayrıca, psikolojik ve sosyal destek de bu kişilerin genel sağlık ve yaşam kalitesi üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.
Eğitim ve Farkındalık: HIV ile yaşayan kişilerin, durumları hakkında bilgi sahibi olmaları ve sağlık hizmetlerine nasıl erişecekleri konusunda bilgilendirilmeleri önemlidir.
Uygulanan bu önlemler HIV Pozitif kişilerin yaşamlarına sağlıklı insanlar gibi devam etmelerine olanak sağlarken, yaşam sürelerinin kısalmasının da önüne geçmektedir.
HIV virüsünün bulaşmasının önüne geçilebilecek bir aşı henüz bulunamamış olup bu konu üzerinde araştırmalar devam etmektedir.
AIDS aşamasındaki hastalarda ise hastalığın ilerleme düzeyi ve hastanın mevcut durumu göz önüne alınarak HIV tedavisi uygulamasına ek olarak yeni tedavi yollarına da başvurulabilmektedir.
HIV Taşıyan Bir Hasta Kaç Yıl Yaşar?
Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan verilere göre 1985 – 2020 yılları arasında gerçekleştirilen testler neticesinde 25 bin 809 hastanın HIV testleri pozitif çıkmış olup bu süreçte yaklaşık 2000 kişiye de AIDS tanısı konmuştur.
Bu hastaların yaklaşık %80’ini erkek bireyler oluştururken yaklaşık %20’sini de kadınlar oluşturmaktadır. Cinsel yolla bulaşan HIV oranı yaklaşık %50 civarında olmakla birlikte bu vakaların da %70’i heteroseksüel cinsel ilişki kaynaklı olduğu saptanmıştır.
1 Ocak 2020 – 30 Kasım 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen HIV testlerinde ise 1500’e yakın kişinin HIV testi pozitif çıkmış olup 31 kişiye daha AIDS tanısı konmuştur.
Bu süreçte tespit edilen hastaların yaklaşık olarak %90’ı erkek olup yaklaşık olarak %10’luk kısmını da kadınlar oluşturmaktadır.
Bu vakalardan da yaklaşık olarak %14’ü yabancı uyruklu kadın ve erkeklerdir. 25 – 29 yaş grubunda oldukça yoğun görülen HIV, 30 – 34 yaş grubunda da belirli bir yoğunluğa sahiptir.
Ancak ilerleyen korunma ve tedavi yöntemleri konusunda halk her geçen gün bilinçlenmeye devam etmekte olup bu konuda gerçekleştirilen test sayıları da her geçen gün artmaya devam etmektedir.
Bu çalışma bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır, herhangi bir şüpheniz varsa derhal bir sağlık kuruluşuyla bağlantıya geçmenizi tavsiye ederiz.